Erdoğan Tek Tek Anlattı!
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin TBMM grup toplantısında konuştu. Erdoğan, CHP'li Engin Altay'ın Menderes benzetmesine de sert tepki gösteren Erdoğan, ''Be ahlaksız, be edepsiz, biz bu yola çıkarken kefenimizi giyerek bu yola çıktık. Biz ölümden korkmadık'' diye konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, döviz rezervi tartışmalarıyla ilgili olarak da ''Ne rakam doğru, ne rakama yüklenen anlam doğru, ne bu rakam üzerinden üretilen kampanya doğru'' ifadelerini kullandı
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şu şekilde:
Gençlik Kollarımızın MKYK toplantısında partimizi ve ülkemizi geleceğe taşıyacak yol haritamızı konuştuk. Dün gece hem bir bakanlığımızı ikiye böldük, hem de 3 bakan atamasını yaptık. Pekcan ve Selçuk'a bugüne kadarki hizmetleri için teşekkür ediyorum.
CHP'Lİ ALTAY'IN MENDERES SÖZLERİ
Partimize yönelik kapatma davasından gece yarısı bildirilerine kadar pek çok haksız, hukuksuz, çirkin tezgâha maruz kaldık. Şimdi de bir ahlaksız, bir edepsiz çıkmış benim akıbetimin de Menderes'in akıbeti gibi olabileceğini söylüyor. Be ahlaksız biz bu yola çıkarken kefenimizi giyerek çıktık. Biz ölümden korkmadık. Ama siz ölüm dendiği zaman kaçacak delik arayanlarsınız. Menderes'in akıbetinden hoşnut mu oluyorsunuz, şimdi durup bize de aynı durumu hatırlatıyorsunuz? Boşuna uğraşmayın, boşuna gayret etmeyin, biz bunların hepsine hazırız. 15 Temmuz'da bunu gördük ve bunu hazırlayanlara 15 Temmuz'u mezar ettik. Ama siz kaçtınız, Bakırköy Belediyesi'nde çay, kahve keyfi yaptınız.
128 MİLYAR DOLAR TARTIŞMASI
CHP'nin ve onun peşine takılıp gidenlerin bir süredir sanki hazine bulmuş gibi sarıldıkları 128 milyar dolar meselesini, işte bu fotoğraf içinde okumak gerekiyor.
Esasen, ortada gerçekten 128 milyar doların akıbetini anlama arayışı olmadığı için, söylenen sözlerde doğru olan hiçbir şey de yoktur. Ne rakam doğru, ne rakama yüklenen anlam doğru, ne bu rakam üzerinden yürütülen kampanya doğru… Baştan sona yanlış... Baştan sona cehalet...
Bunların artık gizlemeye dahi ihtiyaç duymadıkları temennileri, Türkiye'nin önce, tıpkı 1994 ve 2001 yılında olduğu gibi çok derin ve keskin bir ekonomik kriz yaşaması, ardından da siyasi değişime maruz kalmasıdır.
Hatta artık temenniyle de yetinmeyip, böyle bir felaket yaşanması için fiilen beşinci kol faaliyeti yürütmeye de başlamışlardır. Öyle ki uluslararası sermayeye "Türkiye'ye yatırım yapmayın çağrısında" bulunacak kadar muvazeneyi yitirmişlerdir.
Her sosyal ve siyasi çalkantıda ekonomiyi durdurun çağrıları yapan bu yıkım ekibini milletimiz çok iyi biliyor, çok iyi tanıyor. CHP'nin etrafında kümelenen bu ekip son günlerde yine, yurt dışındaki ve yurt içindeki yatırımcıları ürkütmek, milletimizin moralini bozmak, girişimcilerimizi tereddüde sürüklemek için dört bir koldan çalışıyor.
Diğer konularda dikiş tutturamayınca, şimdi "cehli mikap" olarak yanlış ve yalan olduğunu en iyi kendilerinin bildiği "128 milyar dolar nerede" yalanına sarıldılar.
Değerli kardeşim, Başbakanlığım döneminde görevi devir aldığımda rezerv 27.5 milyar dolardı. Cumhurbaşkanı olduğumda 135 milyar dolardı. Orada bayan diyor ya, yalanı büyük konuşacaksın diyor ya, işte Kılıçdaroğlu'nun rehberini öğrendiniz mi? Bu kişinin rehberi olan kişi 2001 krizinin en önemli sorumlularından biridir. Bu kişi '128 milyar dolar nerede?' sorusunu, Merkez Bankası bilançosunu okumayı bilmeden soruyorsa, geçmişteki görevlerine yazıklar olsun.
AK Parti ve Cumhurbaşkanı olarak bu konuya girmemek, girmeme konusunda sabrettik. Bizim önemsememekten kaynaklı sessizliğimizi korku sanarak iftiraların dozunu artırdılar. Bunlara cevap vermek vacip oldu diyerek konuya etraflıca girdik. Türkiye bu muhalefet üslubunu hak etmiyor. Türkiye yalanı su içer gibi rahat söyleyen bu karikatür tipleri de hak etmiyor. Biz eserde, hizmette yarıştığımız bir muhalefet görmek istiyoruz. Böyle bir muhalefet görene kadar huzur bulmayacağız.
Ortada 128 milyar dolar diye bir rakam, gerçekle ilişkisi olan bir rakam yok. Piyasa denilen bu dinamik sistemde belki bu anda bile milyarca dolar el değiştiği için rakam yenileniyor. Her ne kadar MB Başkanımız da, Hazine ve Maliye Bakanımız da meseleyi etraflıca anlattıysa da bunlar duymak isteyen kulaklara ulaşıyor. Kendi arkadaşlarının doğruyu söylemelerine bile tahammül edemedikleri için meseleyi kendi mecralarına çektiler. Sayın Kesici doğruyu söyledi, bir gün geçti Kesici 'Genel Başkanımın söylediğine katılıyorum' dedi. Bayan ne dedi, 'Büyük söyleyeceksiniz' dedi. CHP içinde az biraz bilanço okumayı bilen varsa verilere bakarak bu hesabı kolayca çıkarabilir. CHP içinde bilanço okumayı bilen yoksa partimizden, bürokrasiden bir uzman göndererek kendilerine yardımcı olabiliriz.
Bu sefil kampanya karşısında tereddüde düşen vatandaşlarımız varsa onların kafasındaki soruları birinci elden gidermek istiyoruz.
'YAYGARA KOPARMALARININ ASLI ŞUDUR'
Temel başlıklarıyla özetleyecek olursak, "128 milyar dolar nerede" diye yaygarası kopartılan meselenin aslı şudur:
Merkez Bankası 2019 ve 2020 yıllarında, küresel ekonomide yaşanan gelişmeler ve özellikle salgının yol açtığı zorlu süreci yönetmek için çok ciddi döviz işlemleri yürütmek mecburiyetinde kalmıştır
Bilhassa 2020 yılı dünyayla birlikte ülkemizde de gerçekten sıkıntılı geçmiştir. Çeşitli ülkelerin salgınla mücadele için aldıkları mali tedbirlerin toplamı 16 trilyon doları, merkez bankalarının bilanço genişlemeleri de 10 trilyon doları bulmuştur.
Bu çalkantılı ekonomik iklim, elbette ülkemizi de olumsuz etkilemiştir. Cari açığımız negatif yönde artarken turizm gelirlerimiz düşmüştür. Yabancı sermaye çıkışı ve reel sektörün döviz cinsinden borcunu azaltma gayretleri döviz talebini artırmıştır. Böyle dönemlerde vatandaşlarımızın tasarruflarını döviz ve yine dövizle alınan altına yönlendirmeleri de ilave bir talep ortaya çıkarmıştır.
Bu çerçevede son iki yılda, Merkez Bankası kaynaklarından 30 milyar dolar cari açığın finansmanı için kullanılmıştır. Yabancı sermaye çıkışı için kullanılan rakam 31 milyar doları bulmuştur. Reel sektörün döviz cinsinden borcunu azaltmak için talep ettiği kaynak da 50 milyar dolara ulaşmıştır. Vatandaşlarımız da 54 milyar dolar karşılığı döviz ve altın alarak, tasarruf tercihlerinde değişikliğe gitmiştir.
Bunların ceddi de, Menderes'in uçak dolusu altın ve para ile kaçtığı iftirası ile darbeyi meşrulaştırmaya çalışmıştı. Gerçeklerin er ya da geç ortaya çıkmak gibi bir huyu vardır.
"BİZİM SÖYLEMEMİZ DOĞRU OLMAZ"
İşte biraz önce 4 ana kalemde açıkladım. Merkez Bankası kaynaklarından finanse edilen cari açığımız, izaha ve belgeye ihtiyaç duymayacak kadar açık bir gerçek olarak zaten ortadadır. Türkiye'den bu dönemde hangi yabancı sermaye sahiplerinin, ne kadarlık bir meblağla çıktığı da bellidir. Bizim söylememiz olmaz ama onlar kendileri bunu açıklayabilir.
Reel sektörden hepsi de ülkemizin ilk 500'ü, ilk 1.000'i içinde yar alan şirketlerden hangilerinin döviz borcu pozisyonlarını kapattıkları da bellidir. Bunları da bizim söylememiz olmaz ama o şirketler kendileri açıklayabilir.
Vatandaşımızın aldığı döviz ve altına gelince… Burada neredeyse ülkede yaşayan herkesi hedef alan kötü niyetli bir itham söz konusudur. Türkiye'de ticaretle uğraşan herkesin dövizle ve altınla işi vardır. Türkiye'de tasarruf edecek üç-beş kuruşu olan herkesin de dövizle ve altınla işi vardır. Dolasıyla, kim, ne zaman, ne kadar miktarda döviz aldı, altın aldı gibi bir soru, mantıksız olmasının ve hukuki olarak suç teşkil etmesinin ötesinde, doğrudan milleti suçlamaktır.
Merkez Bankasının döviz işlemleri, alıcı ve satıcı tarafın işlem gerçekleşene kadar bilinmediği otomatik platformlarda yapılmaktadır. Alış veya satış fiyatı da, işlem anında ortaya çıkan rakamdır. Yani hiçbir kişiye veya şirkete ayrıcalıklı işlem yapılabilmesi, sistemin işleyişi gereği zaten mümkün değildir.
Geçmişte bunun örnekleri var mıdır? Evet, vardır ve o örnekleri en iyi CHP'lilerin kendileri, özellikle de o dönemlerde IMF'ye çantacılık yapanlar bilir. Mevcut sistem, hiç kimseye özel olarak, fiyat ve miktar bakımından ayrıcalıklı bir döviz satışına imkân tanımaz.
Biz her zaman, tasarrufların Türk Lirası cinsinden tutulmasından yana olduğumuzu söyledik, söylüyoruz. Ama vatandaşımız dövizle veya altınla tasarruf etmek istiyorsa, onu da başka türlü davranmaya zorlayamayız.
Tüm bu hakikatler apaçık ortadayken, Türkiye'nin itibarını düşürmek, kredibilitesine zarar vermek, yatırımcıların güvenini sarsmak için yürütülen "128 milyar dolar nerede" kampanyasını siyasi muhalefet saikiyle açıklamak mümkün değildir. Ortada bu ülkeye ve millete yönelik aleni bir ihanet, aleni bir saldırı, aleni bir hançerleme vardır. Bu izahlarımıza rağmen hala aynı teraneleri tekrar eden hiç kimseyi masum kabul etmeyeceğiz.
ERZİNCAN YILDIRIM AKBULUT HAVALİMANI
Son dönemde Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Konseyi'nde beraber çalıştığımız Yıldırım Akbulut Bey'i hakka uğurladık. Erzincan Havalimanı'na merhum Akbulut'un adını veriyoruz. Bundan dolayı Binali Yıldırım Bey'e de teşekkür ediyorum. Ailesine de başsağlığı diliyorum.