Paolo Sorrentino, İtalyan sinemasının parlak yönetmenlerinden. ‘Il Divo’yla takipçilerinin sayısını artıran Sorrentino’nun yönettiği dekadans hikâyesi ‘Muhteşem Güzellik’in Oscar kazanması, onu daha da geniş kitleler tarafından tanınan bir isme dönüştürdü. Geçen yıl Cannes Film Festivali’nde yarışan ‘Gençlik’ (Youth) ise yönetmenin gösterişli sinemasının en yeni halkası. Michael Caine ve Harvey Keitel’in canlandırdığı biri besteci, biri yönetmen iki yakın arkadaş üzerinden hayata dair sorular soran film, 22 Ocak’ta gösterime girdi. Sorrentino’yla ‘Gençlik’i konuştuk.
- Senaryoya başladığınızda başroller için aklınızda Harvey Keitel ve Michael Caine var mıydı?
Sadece Caine vardı. Diğerleri sonradan dahil oldu. Caine, kariyerinin başından itibaren karizma, zarafet ve mizahı birleştirebilen bir aktör. Benim karakterim için de bunlar önemliydi.
‘Tam tersi olsun istedim’
- Bu filmle ‘Muhteşem Güzellik’ arasında bir ilişki görüyor musunuz?
Hayır. Aklımda ‘Muhteşem Güzellik’in devam filmini çekme fikri var. Bir gün hayat geçireceğim ve çok şaşalı bir film olacak. Bu film ise tam tersi, hüzünlü. ‘Muhteşem Güzellik’in tam tersi olsun istedim çünkü onu çekmek çok yorucu ve zor oldu. Çok set, çok figüran vardı. Başka bir şey yapmak istedim. Daha sakin bir film...
‘Futbol ilham veriyor’
- Bu filmde de olması üzerinden konuşursak futbol sizin için ne anlama geliyor?
Bana ilham veriyor. İyi oynanmış futbol bir sanattır ve sonunda ne olacağını bilmezsiniz. İyi sinema da böyle olmalı.
- Filmde işlenen zamanın geçmesi konusundan bahsedebilir misiniz?
Bu filmdeki bütün karakterlerin zamanın geçişiyle ilgili sorunları var. Maradona’yı örnek vereyim. Maradona kesinlikle zamanın geçişiyle problemi olan birisi. Çünkü geçmişte unutulmaz bir yıldız. Geçmişte unutulmaz biri olduğunuzda gelecekle ilgili kendinize neler sorduğunuz çok önem kazanır. Herkes sizi hatırlar çünkü. Diğer karakterlerde de benzer mevzular var. Keitel’in karakteri de aynı durumda. Zamanın geçişini kabul edemiyor. Michael Caine’nin karakterinin ise gelecekten beklentisi yok. Ama şans eseri kendisine yeni bir gelecekle ilgili yeni bir yol buluyor. Bu film, geçmişten çok gelecekle ilgili sorular soruyor.
- Gelecek karşısında siz nasıl bir pozisyon alıyorsunuz? Caine’in karakteri gibi emeklilik mi, yoksa Keitel’inki gibi son bir başyapıt mı aklınızdaki gelecek?
Filmde, son bir başyapıtın çok saçma bir fikir olduğuyla ilgili bir replik var ve buna katılıyorum. Bunun yerine Michael Caine’in karakteri gibi hareket etmeyi tercih ederim. Belli bir yaşa geldiğinizde 20-30 yıl önceki gibi tutkular hissetmeyi beklemek bence mantıklı değil. Beklentilerle ve hayallerinizle aranıza mesafe koymakta yarar var. Yaşlandıkça hayatın hayal kırıklıkları getirebileceğini daha iyi görürsünüz.
YORUMLAR